Değerli basın mensupları,
Ülkemizde modern eczacılığın temellerini oluşturan ilk eczacılık sınıfının kurulduğu ve
ilk eczacılık dersinin verildiği tarih olan 14 Mayıs 1839’dan bugüne tam 175 yıl geçti.
Meslekî tarihimizde özel bir yere sahip olan bugünü, Türk Eczacıları Birliği olarak eczacı
odalarımız, eczacı kooperatiflerimiz, eczacılık fakültelerimiz ve 30.000 eczacımız ile
birlikte kutluyor olmanın kıvancını yaşıyoruz. Toplum sağlığının korunması ve
geliştirilmesi, sağlık ve ilaç hakkının savunulması, daha nitelikli sağlık hizmet
sunumunun gerçekleştirilmesi ve daha iyi bir sağlık ortamının tesisi için yoğun çaba
sarf eden bir mesleğin mensubu olmanın gururuyla yolumuzda yürümeye devam
edecek, nice 14 Mayıs’ları yine birlikte kutlayacağız.
Değerli basın mensupları,
Eczacılık; hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan
ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, etkisinin
devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi; ilaçla ilgili
standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar
hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin
faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir. Bu anlamda eczacı; ilacın üretiminden hastaya
ulaştırılmasına kadar her aşamada yetkinlik sahibi olan bir ilaç uzmanı ve sağlık
danışmanıdır. Eczane ise; en kolay erişilebilir, halka en yakın sağlık kuruluşu olarak
sağlık sisteminin kilit taşıdır. Söz konusu çoklu fonksiyonları sebebiyle üzerine
titrenmesi, gözbebeği gibi korunması gereken eczaneler son 10 yıldır giderek ağırlaşan
sorunlarla boğuşurken eczacılık mesleği değer kaybına uğramaktadır.
Sağlıkta tasarruf söylemi altında bütçeyi tutturmak ve sosyal güvenlik açıklarını
kapatmak adına uygulamaya konulan ilaç politikaları eczacıyı ve eczaneyi vurur hale
gelmiştir. Varlığı büyük ölçüde ilaç fiyatlarına bağlı olan eczaneler, her geçen yıl daha
büyük ölçekli mali-ekonomik kayıplarla yüz yüze kalmaktadır. Söz konusu uygulamalar
nedeniyle bir sağlık kuruluşu olan eczaneler artık sağlıklı hizmet vermekte zorlanmaya
başlamıştır. Öte yandan ekonomi yönetiminin ilaç fiyatlarını düşürmek adına devreye
soktuğu uygulamalar ilacın bulunabilirliğini ortadan kaldırma noktasına gelmiş,
dolayısıyla halk sağlığını olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır. Oysa ilaç hizmetinin
kesintisiz sürdürülebilirliğinde, sosyal güvenlik harcamalarının kontrolünde, ilaç
kullanımının akılcı bir temele yerleştirilerek kamu ekonomisinin güçlendirilmesinde ve
kaynak israfının engellenmesinde eczacı vazgeçilmez öneme sahip sağlık
profesyonelidir. Bu nedenle acilen eczane ekonomilerini düzlüğe çıkaracak tedbirlerin
eczacı meslek örgütlerinin katılım gösterdiği bir mekanizma içerisinde alınması
elzemdir.
Bu zaman dilimi aynı zamanda ülke gerçeklerini gözeten bir plana bağlı olmaksızın,
mezunların istihdam sorunları dikkate alınmaksızın her geçen gün bir yenisi açılan
eczacılık fakülteleri ile eczacılık mesleğinin vasıfsızlaşmasına giden yolların döşendiği
yıllar olmuştur. Zira açılan fakülteler, yeterli altyapı ve başta öğretim elemanı olmak
üzere yeterli kadrodan yoksun olduğu için eczacılık eğitiminin niteliği düşmekte, diğer
yandan mezunlara serbest eczane dışında oldukça sınırlı biçimde eczacı istihdam
alanları gösterilmektedir. İlk evrede varolan eczacılık fakültelerinin kontenjanlarını
azaltmak, yeni Eczacılık Fakültesi açmamak ve yeni açılanların bir süre daha öğrenci
almamasını sağlamak gibi adımlar atılması artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Mezunlar için
ise, istihdam politikalarında değişikliğe gitmenin zamanı gelmiştir. Kamu
kuruluşlarında, özel hastaneler ya da devlet hastanelerinde eczacı sayısı muhakkak
artırılmalı ve yeni mezun eczacıların bu alanlara yönelmesi özendirilmelidir. İlaç
sanayinin, ilacın gerçek uzmanı olan eczacıları istihdam etmesini sağlayacak kararlar
alınmalı ve yaşama geçirilmelidir. Eczacılık mesleğindeki değersizleşme ve eczacı
emeğinin vasıfsızlaşması, sağlık sisteminde kapanmayacak bir yaranın açılması
demektir.
Değerli basın mensupları,
Tüm bu sorunların ortasında yol almaya çalışırken sağlık sisteminin geliştirilmesine ve
halk sağlığının korunmasına katkı sunmak için büyük çaba sarf ediyoruz. O nedenle;
1968’den 2009’a Eczacılık Günü, 2009’dan bu yana Eczacılık Haftası olarak kutladığımız
14 Mayıs’ın ana teması olarak bu yıl “Sağlık Okuryazarlığı”nı belirledik. 12-18 Mayıs
2014 tarihleri arasında gerçekleştireceğimiz Eczacılık Haftası’nda; ülkemizde maalesef
oldukça düşük seviyelerde bulunan sağlık okuryazarlığı olgusuna vurgu yapmak; sağlık
hizmetlerinden yararlananların bilgi ve danışmanlık ihtiyaçlarının karşılanmasında ise
eczanelerin en güvenilir sağlık birimleri olduğunu hatırlatarak kamuoyunda farkındalık
yaratmak, sağlık otoritesinin ve sağlık çalışanlarının dikkatini bir kez daha bu yöne
çekmek istedik.
Değerli basın mensupları,
Bireylerin yaşam kalitelerini arttırmayı sağlayabilecek becerilerin başında okuryazarlık
gelmektedir. Klasik tanımıyla okuryazarlık, kişinin okuma ve yazma becerisine sahip
olmasını ifade eder. Ancak söz konusu tanım, temel okuryazarlığı karşılayan oldukça
dar bir tanımlamadır. Bilimsel devrimlerin hız kazandığı günümüz dünyasında temel
okuryazarlık kavramı artık yeterli olamamaktadır. Bu bağlamda okuma ve yazma
yeterliliğinden daha yüksek bir yeterliliği ifade eden işlevsel ve eleştirel okuryazarlık
gibi okuryazarlık biçimleri giderek artan bir önem kazanmıştır. Kişinin tüm yaşamsal
faaliyetlerinde özneleşmesini, politik, ekonomik ve sosyo-kültürel alanlarda etkin
biçime yer alabilmesini, gündelik hayatı kavrayabilmesini ve müdahil olabilmesini
sağlayabilmek için temel okuryazarlığın ötesine geçen okuryazarlık becerilerinin
varlığını gerektirir. Bu bağlamda bir bireyin salt okuma-yazma biliyor oluşu o kişinin
sağlık okuryazarı olduğu anlamına gelmemektedir. Sağlık Okuryazarlığı, kişilerin doğru
sağlık kararları vermek için gerekli sağlık bilgi ve hizmetlerini anlama, edinme ve işleme
kapasitesinin derecesi tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü de sağlık
okuryazarlığını; “sağlıklı olma halinin sürdürülmesi ve geliştirilmesi yolunda, bireylerin
bilgiye erişim, bilgiyi anlama ve kullanma yeteneği ile motivasyonunu belirleyen bilişsel ve
sosyal beceriler” olarak tarif etmiştir. Sağlık okuryazarlığı kavramı, sağlıkla ilgili kararlar
alabilmek için temel becerilerin ötesinde bilgiye dayalı bir altyapıya işaret etmektedir.
Sağlık bakımı için yerine getirilmesi gereken kuralları uygulayabilme, ilaç etiketlerini,
reçeteleri ve sağlığa ilişkin diğer önemli materyalleri okuma ve anlayabilme becerilerini
içerir. Sadece okumak-anlamak değil kendi sağlığını tanımlayabilme, sağlığı ile ilgili
uygun kararlar alabilme, sağlık sistemini nasıl kullanabileceğini ve bu sistemden nasıl
yarar sağlayabileceğini bilme, bu bilgileri yönetebilme dereceleri de sağlık
okuryazarlığı kapsamı içine dâhil edilmektedir.
Değerli basın mensupları,
Bugün hem ülkemizde hem tüm Dünya’da sağlık okuryazarlığı oranlarındaki yetersizlik
önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Nitekim bir toplumda yetersiz sağlık
sonuçlarının ortaya çıkışı ve dağılımı o toplumdaki sağlık okuryazarlığı düzeyi ile
doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkilidir. Bu anlamda sağlık okuryazarlığı hem
hükümetler, hem sağlık profesyonelleri hem de sağlık hizmetlerinden yararlananlar
açısından en tepe noktada yerini almaktadır. Sağlıklı yaşam yılının ve kalitesinin
artırılmasında, sağlık eşitsizliklerinin giderilmesinde ve sağlık harcamalarının kontrol
altına alınmasında sağlık okuryazarlığı belirleyici bir işlev görmektedir. Dünya Sağlık
Örgütü “hem yoksul hem de zengin ülkelerde sağlıktaki eşitsizliklerin tespitinde sağlık
okuryazarlığının merkezi bir role sahip olduğunu ifade etmektedir. Toplumun büyük
bir bölümünü etkileyen düşük sağlık okuryazarlığı sosyo-ekonomik kayıplara neden
olmakta; kronik hastalıkların görülme sıklığında artış, yetersiz hastalık göstergeleri ve
koruyucu sağlık hizmetlerinin daha az kullanılması gibi ciddi advers sağlık çıktıları
yaratabilmektedir. Söz konusu durum sağlık harcamalarında artışı beraberinde
getirmektedir. Dolayısıyla sağlık okuryazarlığı kaynakların doğru kullanılarak kaynak
israfının önlenmesinde başattır.
Sağlık hizmeti alanlar cephesinden bireyin doğru bilgilenmesi, kendini ilgilendiren
hususları tam ve net bir biçimde anlaması, doğru sağlık kararları alabilmesi ve kendisi
açısından olumlu sağlık çıktıları elde etme anlamına gelen sağlık okuryazarlığı, sağlık
profesyonelleri yönünden ise meslekî tatmin, hastayla doğru iletişim ve klinik
becerilerin gelişmesi demektir. Bu doğrultuda sağlık alanının tüm bileşenlerinin birincil
çabası, tedaviden önce, sağlık okuryazarlığını ve buna bağlı olarak koruyucu sağlık
hizmetlerini geliştirmek olmalıdır.
Değerli basın mensupları,
Sağlık okuryazarlığının daha yüksek olduğu gelişmiş ülkelerde dahi hastaların çok
büyük bir çoğunluğu ilaçlarını akılcı biçimde kullanmamaktadır. Türkiye’de ise, temel
okuryazarlık ötesinde daha geniş becerileri ifade eden işlevsel okuryazarlık ve sağlık
okuryazarlığı oranları oldukça düşüktür. Bu durum ilaç kullanım alışkanlıklarını
doğrudan etkilemekte; akılcı ilaç kullanımının önünde engel teşkil etmektedir.
Diğer yandan yetersiz sağlık okuryazarlığının bir neticesi olarak ortaya çıkan ilaç
hataları, tıbbî hatalar içerisinde en yaygın görülen hatalardan birisidir. İlaç hataları;
tedarik, reçete etme, ilacı hastaya verme, ilaç tedavisi yönetimi ve hastaların tepkisini
izleme gibi birçok aşamada görülebilir. Hastalar da yanlış doz alarak, gereksiz ilaç
kullanarak, tedaviye ilişkin tavsiyelere uymayarak veya advers ilaç etkileşimlerini fark
edemeyerek ilaç tedavisi hatalarına neden olabilirler. Birçok ilaç tedavisi hatası
hastanın ilaçları nasıl alacağını, ne sıklıkla ve ne kadar alması gerektiğini
anlamamasından kaynaklanmaktadır.
Bu noktada eczacılar, sağlık okuryazarlığındaki yetersizliklerin yol açabileceği olumsuz
sonuçlara ve tehlikelere karşı ilaçların akılcı kullanımı, tedaviye uyum ve tedavi
yönetimi, kamu kaynaklarının israfının önlenmesi ve insan sağlığının korunması adına
vazgeçilmez bir niteliğe sahiptir. Çağdaş eczacılığın en önemli ögesi; etkin ve etkili ilaç
kullanımının sağlanmasıdır. Çağdaş eczacılık felsefesinin pratiğe geçirilmiş hali olan İyi
Eczacılık Uygulamaları; eczacı ve hasta arasında bilginin karşılıklı olarak transfer
edildiği, güvenli bir şekilde saklandığı ve hasta bakımında doğru ilaç tedavisi ile en
elverişli sonuçların elde edildiği biçimlerinin ortaya çıkarılması olarak tarif edilmektedir.
Eczacının mesleki sorumluluğu çerçevesinde tedavi yönetimine aktif katılımını
gerektiren bu sürecin temel hedefi; kullanılan ilaçların klinik etkinliğinin yanında hasta
yararlılığının en üst seviyede sağlanmasıdır.
Halk sağlığının korunması, sağlık hakkına erişimin söylemden çıkarak gerçeğe
dönüşmesi, daha nitelikli sağlık hizmetleri sunumu ve sağlığa ilişkin kararlarda
katılımcılık için sağlık okuryazarlığı birincil önemdeki hususlar arasında yer almaktadır.
Bu bağlamda işlevsel okuryazarlığın bir hayli aşağılarda olduğu ülkemizde halkın en yakın
sağlık danışmanı olan ECZACILAR ile halka en yakın sağlık birimleri olan ECZANELER
GÜVENİN ve SAĞLIĞIMIZ ADINA GÜVENCENİN SİMGESİDİRLER. 175 yıldır bu bilinçle hizmet
sunan eczacılar, bundan sonra da bu güvene layık olarak halkımıza hizmet sunmaya
devam edecektir. Eczacılılarımızın 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü’nü kutlar, her doğan
günün ülkemiz ve dünyamız için sağlıklı günler getirmesini dileriz.